Cuma namazı Devrim Lideri Ayetulalh Seyyid Ali Hamanei imamlığında kılıdı.
Şehit Nasrallah ve aralarında Şehit General Nilfuruşan’ın da bulunduğu yoldaşlarını anma töreni, İran halkının coşkulu katılımıyla başkent Tahran’da İmam Humeyni (r.a) mescidinde yapıldı.
Bu törenin ardından cuma namazı İslam İnkılabı Lideri Ayetulalh Seyyid Ali Hamanei imamlığında kılıdı.
Cuma namazın hutbelerinde
Bu gün yapılan merasim için İran halkının farklı kesimleri dün geceden itibaren Tahran’da cuma namazı kılınacak bölgeye toplandı.
İslam İnkılabı Rehberi Tahran’da Cuma hutbesinde konuştu.
Ayetullah Hamanei’nin konuşmasının önemli başlıkları şöyle:
-Bütün kardeşlerimi takvaya davet ediyorum.
-Söylemlerimizde ve eylemlerimizde ilahi sınırları aşmamalıyız
-Kur’an ayetlerinde, müminlerin birbirleriyle olan bağlılıkları açıklanmıştır. Kur’an’da bu konuda velayet konusu çerçevesinde işlenir.
-Ayetlerde vahdet, ilahi rahmetin çeşmesi olarak nitelendirilmiştir.
-Eğer siz müminler tek yürek olursanız Allah’ın rahmetine mazhar olursunuz.
-Vahdet ayetleri “Allah aziz ve hakimdir” şeklinde bitmektedir. İlahi rahmet bu konuda özellikle Allah’ın izzet ve hikmetiyle aynı orantılı diyebiliriz.
-Eğer Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde olursa ilahi hikmet onlarla beraber olacaktır ve bu hikmetten sınırsız şekilde faydalanabilirler.
-Burada velayetin anlamı, bağlılık, birlik ve Müslümanların arasındaki ilişkidir.
-Kuran’ın mantık ve siyaseti şudur; Müslümanlar birlik ve beraberlik içinde olmalıdır, eğer bunu sağlarsanız, Allah’ın izzeti sizinle olacak, tüm engelleri aşacak, tüm düşmanlara karşı muzffer olacaksınız.
-İslam düşmanları ve müstekbirlerin siyaseti ve felsefesi de tefrikadır, böl ve yönettir. Bunu birçok ülkede uygulamaya koydular ve hala da devam etmekteler. Bu şekilde Müslümanların umutsuzluğa düşmesini istiyorlar.
-Bugün İslam ümmeti düşmanın oyununa galip gelebilir. İran’ın düşmanı Filistin’in Lübnan’ın, Irak’ın, Mısır’ın, Suriye’nin, Yemen’in düşmanıyla aynıdır.
-Düşman birdir. Yöntemleri ülkelere göre değişebilir. Bazı yerlerde ekonomik savaş yürütür, bazı yerlerde siyasi savaş yürürtür, bazı yerde gülerek bazı yerlerde silahla bir savaş yürütür. Ama komuta aldıkları yer aynıdır.
-Eğer bu siyasetleri başarılı olursa başka ülkeye yönelirler. Halklar buna izin vermemelidir
-Eğer düşmanın felç edici kuşatması altında kalmak istenmiyorsa uyanık olunmalıdır.
-İslam ümmeti maalesef bu hakikatten uzun yıllar gaflet etmiştir. Ama artık uyanık olmalıyız.
-İkinci bir konu da savunma konusundadır. Bizim savunma hususunda uluslararası hukuk konusundaki konumumuz bellidir ve her ülke kendi ülkesini düşman karşısında korumakla yükümlüdür.
-Bu sözün anlamı şudur; Filistin halkı haklıdır. Düşman onun evini arazisini toprağını işgal etmiştir. Bunu unutmamalıyız. Filistin kimdir, Filistin kimindir. Bu işgalciler nereden geldi. Filistin halkı onların karşısında durma hakkına sahiptir. Hiçbir ülke onlara karşı durma hakkına sahip değildir. Kimse onlara niye İsrail’e karşı duruyorsunuz diyemez. Aksine destek olmalıdır.
-Kimse Lübnan’a, Hizbullah’a itiraz edemez. Onları kınayamaz. Çünkü bu onların vazifesiydi. Bu direniş insani ahlaki ve yasal olarak meşrudur.
-Aksa Tufanı kanuni ve uluslararası olarak yasal bir operasyondu.
-Birkaç gün önce ordumuzun yaptığı saldırı da bu şekildeydi ve yasaldı.
-Bizim bu saldırımız Siyonist rejimin yaptıklarına karşı en asgari cezaydı. İran İslam Cumhuriyeti bu azgın köpek İsrail karşısında ne yapılması gerekiyorsa yapacaktır.
-Bizler bu vazifemizi yapmak için ne bekler ne de acele ederiz. Bu cümleye dikkat edin. Mantıklı olan ne ise onu yaparız.
-İkinci hutbemde özellikle Lübnan ve Gazze halkı için konuşacağım. Bu nedenle bu kısım, Arapça olacak.